SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

FEDAİLU’S-SAHABE BAHSİ

<< 2504 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

170 - (2504) حدثنا محمد بن حاتم. حدثنا بهز. حدثنا حماد بن سلمة عن ثابت، عن معاوية بن قرة، عن عائذ بن عمرو؛

 أن أبا سفيان أتى على سلمان و صهيب وبلال في نفر. فقالوا: والله! ما أخذت سيوف الله من عنق عدو الله مأخذها. قال فقال أبو بكر: أتقولون هذا لشيخ قريش وسيدهم؟. فأتى النبي صلى الله عليه وسلم فأخبره. فقال "يا أبا بكر! لعلك أغضبتهم. لئن كنت أغضبتهم لقد أغضبت ربك".

فأتاهم أبو بكر فقال: يا إخوتاه! أغضبتكم؟ قالوا: لا. يغفر الله لك. يا أخي!

 

[ش (أتى على سلمان) هذا الإتيان لأبي سفيان كان وهو كافر، في الهدنة بعد صلح الحديبية. (لا. يغفر الله لك) قال القاضي: قد روى عن أبي بكر أنه قد نهى عن مثل هذه الصيغة وقال: قل: عافاك الله، رحمك الله. لا تزد. أي لا تقل، قبل الدعاء: لا. فتصير صورته نفي الدعاء. قال بعضهم: قل: لا ويغفر الله لك. (أخي) ضبطوه بضم الهمزة على التصغير. وهو تصغير تحبيب وترقيق وملاطفة. وفي بعض النسخ بفتحها].

 

{170}

Bize Muhammed b. Hatim rivayet etti. Bize Behz rivayet etti. (Dediki): Bize Hammâd b. Seleme, Sâbit'den, o da Muâviye b. Gurre'den, o da Aiz b. Amr'dan naklen rivayet etti ki:

 

Ebû Süfyân, Selman ile Suhayb ve Bilâl'i bir cemâat içindeyken üzerlerine gelmiş. Bunlar:

 

  Vallahi! Allah'ın kılıçları adüvvüllahın boynundaki yerini almamıştır, demişler. Ebû Bekr :

 

  Siz Kureyş'in şeyhi ve reisi için bunu mu söylüyorsunuz? demiş ve hemen Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek haber vermiş. O da:

 

«Yâ Ebâ Bekr! Ola ki, sen onları kızdırmışsındır. Eğer onları kızdırdıysan muhakkak Rabbini gazaba getirdin!» buyurmuşlar. Arkacığindan Ebû Bekr onların yanına vararak:

 

  Ey kardeşlerim, sizi kızdırdım mı? demiş. Onlar :

 

  Hayır! Allah seni affetsin kardeşciğim! demişler.

 

 

İzah:

Aduvvullah: ALLAH düşmanı demektir.

 

Ebû Süfyân'ın bu gelişi henüz kâfir bulunduğu Hudeybiye sulhundan sonra olmuştur.

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hz. Ebû Bekr'in Ebû Süfyân hakkındaki, sözlerinden ashabının kızmış olmalarını tahmin ederek, onlardan özür dilemesine işaret buyurmuş, o da özür dilemiştir. Arkadaşları kendisine; «Hayır! Allah seni affetsin kardeşciğim! mukabelesinde bulunmuşlardır.

 

Kaadi İyâd diyorki: «Ebû Bekr'in böyle bir sığadan menettiği ve: Allah sana afiyet versin; Allah sana rahmet eylesin de! Fazla bir şey söyleme! dediği rivayet olunur.» Bundan maksad duadan önce lâ kelimesini söyleme ki, sözünün şekli duayı reddediyormuş gibi olmasın, demektir. Bazıları bu makamda (lâ ve yağfirü lekellâhu) denilmesinin yâni lâ kelimesi ile cümlenin arasına bir (ve) getirilmesinin daha münâsib olacağını söylemişlerdir.

 

Hadis-i şerif Hz. Selman ve arkadaşlarının faziletine ve zayıfların, dindarların gönüllerini almak, onlara hoş muamele etmek gerektiğine delildir.